Doğru Çalışma ve Toplumsal Farkındalık

Toplum olarak nasıl çalışacağımızı bilmiyoruz. İşlerimizi yüzeysel yapıyoruz ve bu hâlimizi düzeltmek yönünde bir çabamız yok maalesef. Hayatın içinde bir hatamız ortaya çıkınca veya bir işi eksik yapınca hemen huzursuzlanıyor, şikâyet etmeye ve kendimizi savunmaya başlıyoruz. İçimize dönüp samimi sorularla öz eleştiri yapmıyoruz. Nerede eksik kaldım nerede hata yaptım da sonucu bu oldu gibi sorular sormuyoruz kendimize ve otokontrol sistemi oluşturmuyoruz. Bu hâller ve tutumlar, toplumun çoğunluğunda olduğu için toplum olarak büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Konuşan çok ama gerçek manada iş yapan ve değer üreten az bir toplum profili ile karşı karşıya geliyoruz.

İnsan olarak bilmeliyiz ki öz eleştiri yapmadan, kendimizdeki hataları düzeltmeden yaptığımız işler düzgün olmayacaktır. Zaten yaptığımız işler bizim aynamızdır. Eksik ve hatalı hâlimiz yaptığımız işe de yansımaktadır. Ne yaparsak yapalım bahane üretmeyelim. Şunu bilelim ki bahane üretmek çok basittir ve çevremize baktığımızda bir sürü bahane üretebileceğimiz durum vardır. Zaten toplumda ve dünyada birçok olumsuz durum söz konusudur. Toplumumuza baktığımızda herkes şikâyet etmekte ama olumsuzlukları düzeltmek için kimse çaba sarf etmemektedir.

Peki biz ne yapabiliriz? Biz hayatı pozitif anlamda nasıl değiştirebiliriz? Hayatı nasıl güzelleştirebiliriz? Meseleye ne yaparsak yapalım yaptığımız işi önemsemekle başlayabiliriz. Etraftaki olumsuzluklara takılmadan ve aldırış etmeden, onların bizi aşağı çekmesine izin vermeden, işimizi severek ve bir sanatçı gibi eserimizi azim ve kararlılıkla en güzel şekilde yapmaya gayret edelim. Şunu bilelim ki hepimiz insanız ve hepimiz hata yaparız. Bir şeyi hemen kusursuz bir şekilde yapamayız. Yaptığımız işlerde mutlaka hata yapacağız. Önemli olan hata yapmaktan korkmamak ve korkularımıza kapılmadan yapılacak işlere koyulmaktır. Unutmayalım ki hatalarımız deneyimlenmedikçe fark edilmez ve düzeltilmez. Önümüze gelen işlerde hataları düzelte düzelte daha iyi ve kusursuz bir iş ortaya çıkarma gayretine girmek, beklenen eylemin ta kendisidir. Bu kararlılıkla ilerlersek yaptığımız iş daha kusursuz olmaya doğru gidecektir. Zaten yaptığımız işten emin olmaya başlarsak bahane üretmemizi gerektiren bir durum olmayacaktır. Bizdeki hâli başka insanlara da yansıtabilirsek, başka insanlar da bizden etkilenirse toplumda olan şikâyet etme ve işlerini yüzeysel yapma durumu zamanla kaybolacaktır. İşini iyi yapan insan sayısı arttıkça toplumdaki olumsuz hava dağılacak ve toplum günden güne bir hasta misali iyileşecek ve daha iyiye doğru gidecektir.

Kararlılık ve samimiyetle yapılan işlerde Allah, kuluna yardım edecektir. Bazen başımıza gelmiştir: Bir konuda çok sıkışırız ve ilerleyemeyiz. Oluşan sorunu aşamayız. Tam da o durumda bizdeki samimiyet ve kararlılık hâli ile birlikte Yüce Allah bize aşamadığımız sorunu çözmek için yardım eder. Zor görünen sorunun çözümü mucizevi bir şekilde önümüze çıkar. Biz yeter ki içimizdeki samimiyeti kaybetmeyelim. Hayatı güzelleştirmek için çabalayalım. Allah’a güvenelim. O her zaman samimi kullarının yardımcısıdır. Son olarak; Atatürk’ün bir sözüyle yazımızı noktalayalım: “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.”

Rıza MALLI