Geleneksel Yol Deyişleri

“GELENEKSEL YOL DEYİŞLERİ”

HAK SENDE ŞİİR YORUMLAMA 1

Bu kitap; kadim bir geleneğin ve temsilcilerinin yazmış olduğu kelamları anlama, nasıl bir hâl üzerine gelmiş olduğunu idrak etme konusunda önemli bir rol üstlenmektedir. Geleneksel yol, tarikat deyişleri denince akla ilk gelen Şah Hatayi ve Pir Sultan Abdal’ın deyişleridir. Kitabımızda Yunus Emre, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Seyyid Nesîmî, Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Hasan Dede, Virânî, Mehmet Muhyiddin, Teslim Abdal, Kul Nesîmî, Dedemoğlu, Sâdıkî, Derviş Muhammed, Pir Mehmed, Güzide Ana, Er Mustafa, Sâdık Baba’nın toplamda 61 deyişi 13 ve 19. yy. arası geleneksel yol deyişleri olarak alınmış ve yorumlanmıştır.

“Geleneksel Yol Deyişleri” kitabımız yol içerisinde olan, geçmişte yola büyük hizmetler vermiş olan şahsiyetlerin tarihsel sıralaması içinde aktarılmıştır. Kitap aracılığıyla hem zahiri anlamda bir zaman yolculuğuna hem de içsel anlamda manevi bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Kitap; geçmişten bugüne gelenekte nelerin değiştiğini, nelerin geliştiğini, nelerin aynı kaldığını, aksamaların, duraklamaların nerelerde olduğunu, nelerin anlaşılıp nelerin anlaşılamadığını belirleme, tespit etme konusunda önemli bir kaynak olacaktır. Ayrıca çok ciddi bir zaman harcanarak yapılan bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan kelam yorumlamalarında, kelamları kaleme alanların geçirmiş olduğu süreçlerin, girmiş oldukları hâllerin de tanığı olabilirsiniz.

Serinin bütünü okunduğunda geçmişe aralanan bu perdeden aslında günümüzle bağlantı kurularak yolun nasıl güncellendiği, tarikat denildiğinde bugün, bu yüzyılda buradan ne anlamamız gerektiği ya da ne anladığımız, doğru bildiğimiz yanlışları, yanlış olduğunu düşündüğümüz doğruları sorgulama, değerlendirme ve cevaplar arama imkânı da bulunabilecektir. Ancak bilinmelidir ki herkesin kavrayışı; arınmışlık düzeyine, zihnindeki berraklığa ve geçmişten getirdiği yargılarına göre şekil alacaktır. İkinci ve üçüncü kitapların ilk basamağı olan bu kitap her okuyucunun kitap oluşturulurken geçirilen yorumlama sürecine hak ettiği oranda dâhil olmasını, kendisini de bu çalışmanın bir parçası olarak görebilmesini, hak olan bilgiye hak ettiği oranda muhatap olabilmesini temenni ederiz.

Yakın Zaman Yol Deyiş ve Nefesleri

“YAKIN ZAMAN YOL DEYİŞ VE NEFESLERİ”

HAK SENDE ŞİİR YORUMLAMA 2

Hayatın olduğu kadar şiirlerin, kelamların da bel kemiği anlamdır. Anlam ise en derin etkisine ruh ile kavuşur. Serinin ikinci kitabı olan “Yakın Zaman Yol Deyiş ve Nefesleri” çalışması diğer iki kitap gibi bir bütünsel anlama erişmenin ürünüdür ve muhatabına ruhundan bir etki taşır. Bu etki, kitabı oluşturan şairlerin ve onu yorumlayan canların iyi niyetleri ile ortaya çıkan sağaltıcı bir etkidir. Niyet halis, odaklanılan nokta Hakk’tır, okuyanı da gerçeğe yönlendirip ruhundan gelen etkilerle tanıştırmak istemektedir.

Kitapta; Dertli, Turâbî, Kul Veli, Seyrânî, Genç Abdal, Sefil Ali, Noksanî, Harâbî, Derviş Ali, Âşıkî, Fedâyî, Âşık Sıdkî, Kul Fakır, Âgâhî, Mücrimî, Melulî, Âşık Veysel, Nimri Dede, İbreti Baba, Davut Sulari, Işık Ruhan, Nesimi Çimen, Âşık Daimi, Sadıkî, Neşet Ertaş, Hüdai Baba, Mahzuni Şerif, Ali Cemali, Perişan Ali, Erbabi, Muhlis Akarsu, Dertli Divani, Sadık Miskini ve Mehmet İpek’ten olmak üzere toplam 57 deyiş aktarılmış ve yorumlanmıştır.

Eserimiz kolektif bir çalışmanın ürünüdür. “Geleneksel Yol Deyişleri” ile “Hak Sende Deyişleri” arasında geçiş görevi görmektedir. Çalışmanın öne çıkan noktaları; Cumhuriyet’in ilanına giden süreçte ve sonrasında, teknolojinin gelişmesi ve kentleşmenin de getirdikleriyle birlikte gelenekte hangi konuların ön plana çıktığı, ne gibi değişimlerin yaşandığı ve bu dönemdeki şairlerin kadimden gelen bu yola nasıl baktığıdır.

“Yakın Zaman Yol Deyiş ve Nefesleri” aslında bahsettiğimiz tüm bu süreçlerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Kitapta çoğu bildiğiniz, tanıdığınız şairlerin pek çok farklı şekilde bestelenip yorumlanan ve yorumlanmaya hâlâ devam eden, dilden dile dolaşan şiirleri ve o şiirlerin yorumlarıyla karşılaşacaksınız. Bazılarına şaşıracak, bazılarından çok etkilenecek, bazılarına da katılmayacaksınız. Dileğimiz, bu kitabın sayfaları içerisinde bir yerlere takılmadan, sabitlenmeden, durmadan, özgürce dolaşabilmenizdir. Sonucunda her nereye varılmış olunursa olunsun, okuma süreci boyunca üzerine düşünecek ve birçok şeyi sorgulayacak olmanız başlı başına değerlidir, kıymetlidir. Umarız hak olan bilgi, hak edilen oranda ve hak bir doğrultuda siz okuyuculara ulaşır.

Hak Sende Deyişleri ve Miraçlamalar

“HAK SENDE DEYİŞLERİ VE MİRAÇLAMALAR”

HAK SENDE ŞİİR YORUMLAMA 3

İnsanlık kadim zamanlardan günümüze kadar getirdiği bilgi ve bilgeliklerle bir yol aldı. Daha önce seçkin gruplar elinde olan birçok gizemli kabul edilen bilgi, şimdi her bir hak edenin ruhunun uyanışı ile erişebileceği yakınlıkta. İşte bu kitap da gelenekten günümüze aktarılan kadim bir bilgeliğin Anadolu sahasında güncel bir biçimde aktarılmasına vesile olmayı hedeflemektedir. Kitaplar, “Hak Sende” içinde gerçekleşen kolektif bir çabayla ortaya çıkarılmıştır.

Sözlü kültürde deyişler vasıtasıyla aktarılan bilgelik Anadolu’nun en kadim geleneklerinin izini taşır. Deyişler insan-ı kâmil olma hedefiyle, “Kendini bilen Rabb’ini bilir.” düsturuyla ortaya çıkmış metinlerdir. Alevi geleneği içinde cem ibadetlerinde ve muhabbet ortamlarında açıklanan deyişler birinci ve ikinci kitabımızda tarihsel süreç içinde örneklerle aktarılmış ve çözümlenmiştir. Bu üçüncü kitapta ise erenlerin desteğiyle “Hak olan ne ise o olsun” diyen Hak Sende grubunun içinde yetişen canların deyişleri yer almıştır. Işık, Er Yıldırım, Zakir, Bülent, Kul Tuncay, Gözcü, Eroğlu, Can Yunus, Vatani, Kul Pervane, Kor Pervane, Düşküni, Derman Bacı, Yoloğlu, Bircan ve Çağla’nın deyişleri ele alınarak, geleneğin günümüzdeki hâlleri güncellenerek aktarılmaya ve analiz edilmeye çalışılmıştır.

Miraçlamalar; erenler geleneğinin sırlandığı ve Alevi teolojisinin açıklandığı metinlerdir. Bu sebeple kitabımızda Şah Hatayi’nin “Geldi Çağırdı Cebrail”, Âşıki’nin “Peygamber’i Miraca Okudu Çalap”, Feyzi’nin “Miraç Okudu Cebrail” geleneksel kelamlar ile Işık’ın “Miraç Muradına Ermek” adlı kelamı çözümlenerek analiz edilmiştir.

“Hak Sende Deyişleri ve Miraçlamalar” adıyla yayımlanan bu kitap, geleneğin güncellenmesi ve geleneksel bilginin inanç ve itikat değerlerine sadık olarak yeniden okunmasına bir örnek anlamına gelmektedir. Kitap; yolu ve yolun kurallarını, hak ediş prensiplerine göre meydana sunmakta, içinde yüksek seviyeli idraklere yol açabilecek bilgiler ve çalışmalar bulundurmaktadır. Hak olanın gerçekleşmesine vesile olması en büyük dileğimizdir.

Alevi Erenler Geleneği

“ERENLERİN SÜREĞİ-I: ALEVÎ ERENLER GELENEĞİ”

Erenlerin Süreği ana başlığı altında değerlendirilen bu iki kitap; sosyolojik temelli bir problemin antropolojik metot ve analizlerle derinlemesine incelendiği bir araştırmadır. Çalışmanın özgün yanı ise araştırmacının “erenler” ortamında büyümüş olmasıdır. Bu durum araştırmacıya ulaşılması zor bilgilere ulaşma kolaylığı sağlamıştır. Bu avantajla erenlerin ruhsal disiplini, süreğin değişimi ve farklı erenlik uygulamaları hakkında detaylı bilgiye sahip olmuştur. Bu anlamlarıyla çalışma; sosyolojik temelli, antropolojik bir bakış açısıyla zenginleşmiş ve içine yaşayan ruhun da katıldığı bir çalışma oluştur.

Bu kitap; Alevilik hakkında konunun uzmanlarını muhatap alan, ruhsallık temelinde tespitleri olan bir çalışmadır. Kitap, Alevi erenler geleneğinin süreç içindeki durumunu öğrenmek isteyenler için bir durum tespiti yapmayı sağlayacaktır. Geleneğin içinde kaybolan değerleri işaret ederek inancın üzerine düşünmeye yol açacak bir kitaptır.

Erenlerin Süreği ana başlığı altında iki kitap şeklinde sunulan çalışma, aslında bütünlüklü bir projenin parçasıdır. Kitaplar birbirinden bağımsız olarak okunup değerlendirilebileceği gibi sürecin bütününün örnek olay ile doğru anlaşılabilmesi için iki kitabın da okunması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Prof. Dr. Caner Işık

Erenlerin Süreği

“ERENLERİN SÜREĞİ”

Hayatımda gördüm ilim ileri
Temelde terbiye okumalıyız
İlla oku dedi Hakk peygamberi
Kur’an’ın Türkçesin okumalıyız

Din İslam dilimiz Türkçe olmalı
Döviz ve paramız Tükk’te kalmalı
Her can kend(i) ilinde hacı olmalı
Ata’nın nutkunu okumalıyız

Mezhepçilik zihniyetin atalım
Kardeş olup elden ele tutalım
Fabrika yapıp da malın satalım
Fizikten kimyadan okumalıyız

İlim okumakla olur ileri
Fen iş yükseldikçe kalınmaz geri
Öğretmendir önce ilim rehberi
Ma(a)rif kültür yayın okumalıyız

Işık Ruhan doğru olan din budur
Kültürsüz softalık geride kalır
Bir gün okuyanlar ileri olur
Tıptan tabiattan okumalıyız.

Erenler Süreği adlı kitap; sosyolojik temelli bir problemin, antropolojik metot ve analizlerle derinlemesine incelendiği bir araştırmadır. Çalışmanın özgün yanı ise araştırmacının “erenler” ortamında büyümüş olmasıdır. Bu durum araştırmacıya ulaşılması zor bilgilere ulaşma kolaylığı sağlamıştır. Bu avantajla erenlerin ruhsal disiplini, süreğin değişimi ve farklı erenlik uygulamaları hakkında detaylı bilgiye sahip olmuştur. Bu anlamıyla çalışma, sosyolojik temelli, antropolojik bir bakış açısıyla zenginleşmiş ve içine yaşayan ruhun da katıldığı bir çalışma olmuştur.

Bu kitap Alevilik hakkında, konunun uzmanlarını muhatap alan, ruhsallık temelinde tespitleri olan bir çalışmadır. Kitap Alevi Erenler geleneğinin süreç içinde ki durumunu öğrenmek isteyenler için, bir durum tespiti yapmayı sağlayacaktır. Geleneğin içinde kaybolan değerleri işaret ederek, inancın üzerine düşünmeye yol açacak bir kitaptır. Kitabın beş bölümü de birbirinden bağımsız okunabilir. Her konu bölüm kendi içinde tutarlı ve okuyana ihtiyacı olan bilgiyi verecektir. Okuyan için teorik veya yorucu gelecek bölümler atlanabilir fakat Erenler Süreği’nin doğru anlaşılabilmesi için tamamının dikkatle okunması gerekmektedir.

Doç. Dr. Caner Işık

Derviş "Işık Ruhan"

“ERENLERİN SÜREĞİ-II: DERVİŞ RUHAN HAYATI VE ŞİİRLERİ"

Gam yeme hey gönül bin derdin olsa
Gönlünde bir aşkı Ali oldukça
İsterse bu cihan dert ile dolsa
Düşünme zikrinde Ali oldukça

Bin bir türlü garez bühtan etse de
Nice deccal, çakal fırsat bükse de
Dağlar gibi yük üstüne çökse de
Üzülme gönlünde Ali oldukça

Kişi hep gönlünde olanı söyler
Aşk ehli canlara bühtanlar eyler
Ali’yi sevenler el sözü neyler
Dinleme yalanı Ali oldukça

Sinemizde Ali’dendir yaremiz
Bütün derde Ali’dendir çaremiz
Ali’nin zikridir gönül kârimiz
Bir aşkınan devran Ali oldukça

Ali’yi görmeyen bakar kör olur
Bu canımız hep Ali’den sorulur
Alisiz olanlar hayvanda kalır
Korkma Işık Ruhan Ali oldukça

Asıl ismi Mehmet Ali Işık olan, Işık Ruhan mahlasıyla bilinen Derviş; 1928’de Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinin Kuzualan köyünde dünyaya gelmiştir. Işık Ruhan, Anadolu’da yaşamış Hak erenlerindendir.
Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen Işık Ruhan, Türkiye’de birçok yeri gezmiş, 3,5 yıl süresince de Orta Doğu ülkelerini şehir şehir dolaşmıştır. Dünya mesleği inşaat ustası olan Işık Ruhan; ömrü boyunca hak olanı arayıp, hakça yaşayıp sevenlerine de Ehlibeyt yolunu ve Hak yolunu anlatmayı, gerçeği aktarmayı, kendinin asli görevi bilmiştir.

Işık Ruhan yörede keramet sahibi bir eren olarak bilinmekte ve kendisi hakkında birçok olağanüstü deneyim anlatılmaktadır. Aynı zamanda deyiş yazan Işık Ruhan’ın bu çalışmada 198 tane deyişi yer almaktadır. Işık Ruhan’ın etkilediği ve yetiştirdiği Kul Derviş, Dertli Garip, Sefil Kurban, Abdullah Balcı, Veli Balcı ve Ozan Özlemi gibi âşık, derviş ve zakir bulunmaktadır. Derviş, 1995 yılında Gümüşhacıköy’de Hakk’a yürümüştür. Vasiyeti üzerine, Gümüşhacıköy/Kırca köyündeki Keçeli Dede türbesinin yanına sırlanmıştır.

Derviş Ruhan, dervişlik geleneğinin son temsilcilerindendir. Bu çalışmada Derviş Ruhan üzerinden kaybolmaya yüz tutmuş bir gelenek olan Alevi erenler geleneği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Erenlerin Süreği ana başlığı altında iki kitap şeklinde sunulan çalışma, aslında bütünlüklü bir projenin parçasıdır. Kitaplar birbirinden bağımsız olarak okunup değerlendirilebileceği gibi sürecin bütününün örnek olay ile doğru anlaşılabilmesi için iki kitabın da okunması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. İlk kitapta konunun akademik düzeyde tartışılması hedeflenmiş tarihsel, sosyolojik ve antropolojik analizlere yer verilmiştir. II. kitapta ise Derviş Ruhan üzerinden söz konusu değişim dönüşüm süreci açıklanmıştır. Sürecin doğru anlaşılabilmesi için iki kitabın da okunması önerilmektedir.

Prof. Dr. Caner Işık

Hüsem Dede Ocağı

"HORASAN ERENLERİNDEN HÜSEM DEDE ve
HÜSEM DEDE OCAĞI"

Çorum/Dodurga Çiftlik köyü Tekke Mahallesi’nde bulunan
Hüsem Dede türbesindeki sandukanın bir bölümü

Sevenlerin kalp evin(i) ışıtırsın
Nuru mürüvvettir Hüsem Dede’min
Otuzaltı bin evliyan(ın) başısın
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

İmam Hasan İmam Hüsey(i)n’dir kalem
İmam Zeynel-i Abidin’dir kulem
Muhammed Bakır’ı zindana salan
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

İmam Cafer ile bir deryadayız
Sana malumdur gece ile gündüz
Tarığımız tercümanımız temiz
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

İmam Musa Kazım, Iriza durur
Tağı’dır Nağı’dır gördüğün örter
Arasat gününde Hak bizi kurtar
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

Hasan’ül-Asker Mehdi’nin atası
Dur dedi durdu muallak kayası
Çağırınca bun günlerde yetesi
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

Kul Halil’im üçler beşler yediler
Kalp eviyle hemen işe koydular
Hünkâr oğlu Şah Haydar’dır dediler
Nuru mürüvvettir, Hüsem Dede’min

Doç. Dr. Caner Işık & Ezgi Aydın

Gerçek Âşık Veysel

"GERÇEK" ÂŞIK VEYSEL"

Anadolu ocaklar yurdudur. İnsanlığa hakça bir düzen öneren erenler, sevgi ile birleştiren âşıklar, doğru istikameti öneren sadıklar ve irfana sahip bilgeler yetiştirmiştir. Âşık Veysel de bu kültür ortamında yoğrulmuş, binlerce yıllık geleneğin Cumhuriyet dönemindeki olgun meyvelerindendir.

"Gerçek" Âşık Veysel kitabı; Âşık Veysel'i yaşadığı kültürel bağlamda değerlendirerek onun anlam dünyasını çalışanlar için bir kaynak kitap olma iddiasındadır. Kitapta Âşık Veysel'in hayatı ve yetiştiği çevre tarihsel süreç göz önüne alınarak detaylı bir şekilde ortaya konulmuş, düşünce ve anlam dünyası bu bağlam içinde açıklanmıştır. Kitabın özgün yanlarından biri de Âşık Veysel üzerine çalışma yapmak isteyenlerin ihtiyaç duyacağı materyaller bu kitap vasıtasıyla bir araya getirilmiştir. Bu sebeple; şiirleri internet ortamında yayınlanmış,Âşık Veysel'in anlam dünyasına bağlı kalınarak özel Âşık Veysel sözlüğü oluşturulmuş, bu zamana kadar yapılan çalışmaların geniş bir bibliyografyası hazırlanmıştır.

Âşık Veysel millet olarak kaybettiklerimizin bulunacağı aydınlık alandır. Kurtuluş mücadelesinden hemen sonra ayağa kalkan milletin hikâyesi onun hayatında saklıdır. O "gizli bir dünyadır" ve o dünyanın kodları onu var eden kültürel ortamda saklıdır.

Caner Işık

Aşık Kul Hüseyin

"BAĞDAT'TAN MI GELDİN AĞZINDA HURMA"

Çağrışa çağrışa havada turna
Bağdat’tan mı geldin ağzında hurma
Emanetim sana sılama uğra
Eğlen turnam eğlen pire gidelim

Al(i)nin çağırdığı yere varalım
Hasan’la Hüseyin’e gönül verelim
On(i)ki imamlara yüzler sürelim
Eğlen turnam eğlen pire gidelim

Kerbela çölünden yeni mi geldin?
Ne yaman ötersin bağrımı deldin
Sende benim gibi yetim mi kaldın?
Eğlen turnam eğlen pire gidelim

Kul Hüseyin der ki kaynadı coştu
Bu aşkın elinden serinden geçti
Çağrışa çağrışa sahralar aştı
Eğlen turnam eğlen pire gidelim

Erdoğan Koç

Hazırlayan: Doç. Dr. Caner Işık

Hermes

"HERMES - METİNLER & ÇALIŞMALAR"

Çağlar boyu ezoterik bir gelenek içerisinde nesilden nesile aktarılan Hermetik bilgiler çağlar boyu pek çok filozof, bilim adamı ve sanatçıyı etkilemiş, onların düşünce ve anlayışlarına yön vermiştir.

Özellikle Batı düşüncesine ve Rönesansa yön vermiş pek çok düşünür Hermetik kökenli bilgilerle yetişmiş ve bu bilgiler onların eserleri aracılığıyla günümüze ulaşmıştır. Ayrıca simyacıların kendilerine rehber edindikleri temel bilgiler de Hermetik kökenlidir. Elinizdeki eser büyük inisiyeHermes'e atfedilen bilgilerin çeşitli kaynaklardan derlenmesiyle oluşturulmuş zengin birkülliyatı içermektedir.

Her şeyi gören zihin vasıtasıyla, Şahitlik ettim bizzat Göklerin görünmez yüzüne ve tefekkür yoluyla eriştim Hakikat Bilgisine, İşte bu bilişle yazıyorum tüm bu mısraları...

HERMES TRISMEGİSTUS M.Ö, 3000
ISBN 975-8519-5S

Arabesk ve Müslüm Gürses

"ARABESK ve MÜSLÜM GÜRSES"

Bu kitap, iki akademisyenin uzun zaman alan incelemesinden ortaya çıkmış bir çalışmadır. 1997 yılında başlayan inceleme, son dört yılda bilgilerin de güncellenmesiyle son şeklini almıştır. Çalışma, bir yandan arabeski anlama ve anlamlandırma sorununa eğilirken diğer yandan bir fenomen haline gelen Müslüm Gürses'in serüvenini ele alıyor. Müslüm Gürses, ne zaman keşfedildi? Hangi yıllarda gündeme oturdu? Arabesk, Müslüm Gürses'e ne verdi, Müslüm Gürses arabeske ne kattı? Zamanla fanatikleri ve hayranları oluşan Müslüm Gürses fenomeni bugün arabeskin neresindedir? Müslüm Gürses, dışlanmışların, mağdurların, altta kalmışların müziğini mi temsil ediyor? Bunun gibi birçok soru bu çalışmada karşılığını buluyor. Alanında tek ve en kapsamlı eser olan bu çalışma, kaynak eser olma özelliği taşıyor.

Caner Işık & Nuran Erol Işık

Arabeskin Anlam Dünyası

"ARABESKİN ANLAM DÜNYASI"
Müslüm Gürses Örneği

“Kültürel bir çözümleme, kültürel gösterenlerin saptanması ve yorumlanması ile mümkündür. Ne Doğulu ne Batılı olmayışımız, modern ile gelenek arasındaki alışverişimiz Türk kültürel hayatının özgün göstergelerini sunmaktadır. Batılılaşma olarak modernleşme projesi ile Anadolu kültürünün manevi aurası ve anlam katmanları karşılaştığında ortaya çıkan sentez, kendine özgü bir yorumlamayı gerektirmektedir.

Arabesk, müzikal bir oluşumun ötesinde kültürel bir durumu tanımlamakta, modern olmaya çalışırken geleneğin şekil verici özelliğini gözler önüne sermektedir. Müslüm Gürses arabeski, arabesk müzik içinde ‘damardan arabesk’ olduğu için bizatihi kendine özgü bir kültürel algılayışın en belirgin işaretlerini ve davranış kalıplarını karşımıza çıkarmıştır. Müslümcülerin anlam dünyası üzerine konuşmanın kendisi bizzat haddi aşmaktır. Fakat bu çalışma;

‘Kırk yılın başında halim hatırım
Sorulsa ne yazar sorulmasa ne!’
diyen Müslüm Gürses’in ve bu anlamda Müslümcülerin halini hatırını sorma çabasıdır.”

Caner Işık & Nuran Erol Işık